İbn Gabirol

Eylül 9, 2019
İslamda Felsefe ve Farabi 2

İbn Gabirol (Cabirol)

(1020-1070)

İbn Gabirol (Avicebron veya Avencebrol) Sarakusta’da doğmuş ve İslâm Meşşaî felsefesinin Asya’dan İspanya’ya geçişinde ve Yahudiler arasında yayılışında başlıca rolü oynamış, eserlerini de Arapça yazmış şair bir filozoftur.

İbn Gabirol, İslâm felsefesinin getirdiği Aristocu ve Yeni-Eflâtun’cu fikirleri kendi dinî fikirleriyle uyuşturarak özel bir sistem meydana getirmiştir. Bu özel sistemini yansıtan en orijinal kitabı da beş konu üzerine yazılmış olan “Hayat Kaynağı” adlı kitabıdır.[1] Bu esere göre hayat kaynağı olan ve ayni zamanda insanla Allah arasında aracı olan ve dünyayı yaratıp hareket ettirmekte olan şey, ilâhî iradedir.

Başka bir deyişle, Aristo, varlığı (madde) ve (şekil) prensiplerine dayandırmıştı. İskenderiye Okulu ise Eflâtun’un görüşüne de meylederek kâinatı mutlak bir birlik (vahdet) olan Allah ile maddeye dayandırmış, fakat maddenin, prensip olma haysiyeti bakımından, Allah karşısında, ancak, ikinci plânda yer alabileceğini savunmuştu. İspanyalı İbn Gabirol da kâinat için ileri sürülen bu iki prensibi üçe çıkarmıştır:

  1. Allah, (Yapıcı).
  2. Şekil ile birlikte bulunan madde, yani dünya, (Yapılan).
  3. Allah ile dünya arasında, yani yapıcı ile yapılan arasında aracı olan irade.[2]

Allah’tan başka bütün varlıklar, cisim olsun olmasın, maddedir. Yani, Allah’tan başka, bütün kâinatta cisimler ve ruhlar alanlarında ve Allah ile dünya arasındaki aracı cevherlerde, sadece, bir madde yayılmıştır. Duyulup tahayyül edilemeyen ve ancak akılla anlaşılabilen bu madde kendi kendine mevcut, tek, fakat türlü şekillerle ve farklarla ortaya çıkan, her şeye kendi mahiyetini ve adını veren ve vücudu, var olmak için ebedî bir arzu ve kudretten ibaret olan manevî bir hassadır.[3] Bu her şekle giren, fakat hiçbir şekille şekillenmeyen esas varlığın itibarî olarak bir başı ve bir sonu vardır. Başı, yaradılışa, sonu da yokluğa dayanır. Parçalanıp bölünebilmek hassalarına malik olan bu esas tek varlığın maddedeki birliği (vahdeti), tabiatıyla, sırf bir birlik olmayıp, şekillerden dolayı, bölünebilen bir birliktir. Bununla beraber madde, aslında tek olduğundan, nev’lerden ve cinslerden yüksele yüksele en sonda, zihin, genel bir nev’ kavramına, üniversal bir şekle yükselir ki üniversal madde ile ilişkisi olan bu üniversal şekilde ilk vücut bulmuş olan akıldır. İşte, gerçek, sadece odur. Çünkü o, her şeklin aslî cevheri, en yüksek ilim ve en saf bir nurdur ve birinci birlik (vahdet) olan Allah’tan sonra ikinci birliktir.[4] Orası, fikir ve şey’in, tümel akıl ile tümel makullerin birleştiği ve her şeyin, kendisinden feleklere, sonra da olaylar âlemine ve en nihayet maddeye inip gittiği yerdir. Kısaca, kâinatın iki üniversal prensibi vardır: Allah ve mutlak akıl. Çokluk ve bölünme de bu akılla başlar. Çoğalma ve bölünmenin dayanağı da maddedir. Mutlak akıldan, nurdan ayrıldıkça da bölünme ve şekillenme artar ve sonda bu dünyaya kadar inilir.

Başka bir deyişle, birlik ile çoğalma ve başkalaşma arasında (irade) denen bir prensip vardır ki bu prensip madde ile şekli yapar ve onları birbirine bağlar. Bu, ruh gibi yukarıdan aşağıya inen ve dünyanın her tarafında yayılan ilâhî bir hassadır. Bu hassa, akıl maddesinde şekillerin en yükseği olan (vücud)u meydana getirir ve ruh maddesine de hayat ve hareket verir ve tabii maddeyi de mekânda dolandırır, bütün şekilleri çıkarır.[5]

Duyu organlarıyla algıladığımız bu dünya ile bu dünyanın mutlak prensibi olan Allah arasında da birbirilerine ve en sonda Allah’a nazaran aktif ve pasif olan aracı cevherler vardır. Zira eğer Allah’la dünya arasında aracı cevherler bulunmasa, Allah ile dünyanın birbirine karışması ve her ikisinin ayni şey olması gerekir; kemal, kemalsizlik olur. Bu aracı cevherden sonra tabiat, yani olaylar âlemi gelir ki bu âlem, cansız şeylerin hareketlerini ve hallerini meydana getirir. Bu âlemden sonra da asıl madde gelir ki bu madde, varlığın en son sınırıdır, yani varlığın başı olan nurun en sönük kısmıdır ve bu pasif maddenin ötesinde de artık hiçbir şey bulunmaz.[6]

Allah ile tümel madde arasında hiçbir araç yoktur ve Allah, kadir etkisi ile madde ile şekli derhâl bir ve ayni kılar. Allah’tan maddeye kadar bütün varlık silsileleri, hepsi birbirine bağlı, birbirinin içinde, tek bir varlıktır, tek bir nurdur. Çünkü her bir varlık, kendinden sonraki varlığın sebebi gibidir. Ancak, varlıklar arasındaki bu birlik, yukarıdan aşağıya inildikçe kuvvetinden kaybeder.[7]

Tek varlık, gerçek varlık ve tam birlik olup madde ve manayı içeren; tek fail olup her şeyde cevheri ve künhü ile hazır bulunan Allah’a[8] ancak, madde ve şekil sınırları aşılarak ulaşılabilir. Bunun da tek yolu, nefse ve maddeye ait şeylerden kendimizi uzak tutmak ve vecd ve istiğraka dalarak her şeye ışığını yansıtan o nur kaynağını görebilmektir.[9]

BİBLİYOGRAFYA

Abbé Barbe, (Türkçe çev.) Bohor Israel, Tarih-i Felsefe, İstanbul, 1331. (H.).

Albert Rivaud, Histoire de La Philosopie, Paris, 1950.

Angel Gonzalez Palencia, (Arapça çev.) Huseyn Mu’nis, Tarih al-Fikr al-Andulus, Kahire, 1955.

Dagobert Runes, (Edit.), Treasury of Philosophy, New York, 1964.

Emile Bréhier, La Philosophie du Moyen Age, Paris, 1949.

Etienne Gilson, La Philosophie au Moyen Age, Paris, 1952.

Frederick Copleston, A History of Philosophy, New York, 1962.

İbn Gabirol, (İngilizce çev.) H. E. Wedeck, The Fountain of Life, New York, 1962.

Ismail Hakkı İzmirli, İslam’da Felsefe Cereyanları, Darülfünun İlâhiyat Fakültesi Mecmuası, sayı: 23, İstanbul, 1932.

Isaac Husik, A History of Medieval Jewish Philosophy, New York, 1959.

Isidore Singer, (Edit.), The Jewish Encyclopedia, New York, 1904.

James Hastings, (Edit.), Encyclopaedia of Religion and Ethics, New York, 1951.

Julius R, Weinberg, A Short History of Medieval Philosopy, Princeton Uni. 1964.

Muhammed Gallab, Al-Falsafa al-İslamiyye fi’l-Magrıb, Kahire, 1948.

Paul Edwards, (Edit.), The Encyclopedia of Philosophy, New York,1967

Salomon Grayzel, A History of the jews, London, 1968.

S. Munk, Mélanges de Philosophie juive et Arabe, Paris, 1859, (yeni basım) 1955.


[1] Abbé Barbe, (Türkçe çev). Bohor Israel, Tarih-i Felsefe, s. 259, İstanbul, 1331 (H.).

Paul Edwards (Edit), The Encyclopedia of Philosophy, vol. IV, p. 106, New York, 1967.

[2] Bohor Israel, ayni tercüme, s. 259. Ayrıca bk. İsmail Hakkı İzmirli, İslâm’da Felsefe Cereyanları, Darülfünun İlahiyat Fakültesi Mecmuası, sayı. 23, s. 27, İstanbul, 1932.

Paul Edwards, (Edid.), ayni eser, p. 106-107.

[3] Bohor Israel, ayni tercüme, s. 261.

Paul Edwards, (Edit.), ayni eser, p. 107.

[4] Bohor Israel, ayni tercüme, s. 262.

Paul Edwards, (Edit.), ayni eser, p. 107.

[5] Bohor Israel, ayni tercüme, s. 265.

[6] Bohor Israel, ayni tercüme, s. 262-263.

Paul Edwards, (Edit.), ayni eser, p. 107.

[7] Bohor Israel, ayni tercüme, s. 264.

Paul Edwards, (Edit.), ayni eser, p. 107.

[8] Bohor Israel, ayni tercüme, s. 264.

Paul Edwards, (Edit), ayni eser, p. 107.

[9] Bohor Israel, ayni tercüme, s. 264.

Paul Edwards, (Edit.), ayni eser, p. 106.

İbn Gabirol için ayrıca bk:

Frederick Copleston, A History of Philosophy, vol, II, part. 1, p. 227-229, New York, 1962.

Muhammed Gallab, Al-Falsafa al-Islamiyyet fi’l-Magrıb, s. 21-27, Kahire, 1948.

James Hastings (Edit), Encyclopaedia of Religion and Ethics, vol. IX-X, p. 875, New York, 1951.

Juilius R. Weinberg, A Short History of Medieval Philosophy, p. 146-150, Princeton Uni., 1964.

Emile Bréhier, La Philosophie du Moyen Age, p. 236-244, Paris, 1949.

Dagobert Runes (Edit), Treasury of Philosophy, p. 577-579, New York, 1964.

Etienne Gilson, La Philosophie au Moyen Age, p. 369-373, Paris, 1952.

Isaac Husik, A History of Medieval Jewish Philosophy, p. 59-80, New York, 1959.

Salomon Grayzel, A History of the Jews, (Şair olarak İbn Gabirol) p. 294-295, (Filozof olarak İbn Gabirol) p. 298-300, London, 1968.

Angel Gonzalez Palencia, (Arapça çev.) Huseyn Mu’nis, Tarih al-Fikr al-Andalus, Kahire, 1955.

Alber Rivaud, Histoire de La Philosophie, tome. II, p. 47-48, Paris, 1950.

Isidore Singer (Edit.), The Jewish Encyclopedia, Viol. VI, p. 526-533, New York, 1904.

İbn Gabirol, (İngilizce çev.) H. E. Wedeck, The Fountain of Life, New York, 1962.

  1. Munk, Mélanges de Philosophie Juive et Arabe, Paris, 1859, (yeni basım) 1955.