Her şeyde, her zerrede bütün âlemlerin mevcut olduğunu yukarıda çeşitli yerlerde açıklamıştık ve: “Ben bir gizli hazine idim, bilinmek istedim ve bilineyim diye bu mahlûkatı yarattım” mealindeki kudsî hadîse de sık sık işaret etmiştik. İşte mahlûkat her ân yaratılmakta ve bu gizli hazine de bilinmiş olmaktadır. Fakat bu gizli hazineyi bilen başkası değildir. Yine o hazinenin kendisidir. Çünkü kendinden başkası zâten yoktur. Şu hâlde, her ân yaratıyor ve bu suretle de kendini biliyor demektir.
Ve yine bir âyette de şöyle denmektedir: “Gaybı ancak Allah ve onun ilimde râsih olanları bilir.”1. Kur’ân’da bu “Gayb” kelimesi “El-Gayb” şeklinde yazılıdır ve buradaki “Elif, lâm” da istiğrak yani ta’mîm içindir. Şu hâlde, her gaybı bilen de ve gaip denilen de ancak ve ancak o Vâhid-i Kahhârdan 2 ibarettir, başkası değildir. Bunda da anlaşılmayacak gizli bir taraf yoktur.