IV. Birkaç Ses, Birkaç Nefes
Dîdâr-ı Âdem’e Hazret-i Sübhân
Hutut-ı müphemi1 tastîr eylemiş
Nüsha-i kübrâdır vücûd-i insân
Mâye-i hikmetle tahmîr eylemiş 2
Kaabe kavseyn yazmış ebrüvânına
Sirâcen vehhacâ dü çeşmânına 3
İki gamze ile hep müjgânına
Sûre-i Fetahnâ tahrir eylemiş 4
Kur’ânda buyurmuş Hallâk-ı Ezel
İnsândan yoğimiş bir nesne güzel 5
(Harâbî) resmini ressâm-ı ezel
Hâme-i kudretle tasvîr eylemiş.6
____________________________
Dilberâ! Bildim senin vechin kitâbullahtır
Nakş-ı kudret, ilm-ü hikmet, sırr-ı fazlullahtır
Şahidim Hakk’tır dilimde, (Kul kefâ billâh)tır
Her ne söz kim söylenir ayni Kelâmullahtır
Vâkıf olmayan bu sırra lâcerem gümrâhtır
Bir şecerdir kametin ol hüsn-i bîhemtâ ile
Gösterürsün mu’cizâtın ol yed-i beyzâ ile
Hemdem olduk aşk (Tûr) unda yine
Musa ile Anladım bildim rumuzu (Allemel Esmâ)7 ile
Menzil-i insân-ı kâmil bir ulu dergâhtır8
Sırr-ı Sübhânellezî Esrâ olubtur saçların 9
Serteser esrâr-ı Kur’ândır yüzünde hatların
Noktalar (Ben)ler, (Elif)lerdir hemen kirpiklerin 10
Hoş müferrah hatt-ı reyhandır yazılmış kaşların
Nîce rûşen olmasun kim defter-i Allah’tır. 11
Tâlib-i Mevlâ gerektir Hakk’ı insaf etmeğe.
Hakk’a insaf eyleyüp irfânla lâf etmeğe 12
Vech-i Hakk’ı görmek için beyni şeffaf etmeğe 13
Mâye-i telkin ile âyîneyi sâf etmeğe14
Fazl-ı Hakk’tan feyz olan envâr-ı nurullahtır.
(Mukîmî)
________________________
Ârif özün bilmeğe
Hakk’ı ayân görmeğe
Hakk’a giden doğru yol
Say’ et seni sende bul
Her ne varsa âlemde
Bul sen seni kendinde
Ko bu zühd-ü tâatı
Geç cümle hayâlâtı
Âdemdir sırr-ı Kur’ân 16
Âdemdir Zât-ı Sübhân 18
Sensin dâr-ı âhiret
Senden görünür Hazret 20
Ol bî-nişâna nişân
Âdemdir ayni îmân
Mushaf-ı Hakk’tır yüzün
(Gaybî) bile gör özün
Âdeme gel Âdeme
Âdeme gel Âdeme
Senden sana gider ol
Âdeme gel Âdeme
Örneği var Âdemde
Âdeme gel Âdeme
Terk ede gör âdeti
Âdeme gel Âdeme
Âdemdir Arş-ı Rahmân 17
Âdeme gel Âdeme
Sende bulundu Cennet 19
Âdeme gel Âdeme
Bil ki Âdemdir heman
Âdeme gel Âdeme
Âyet-i Kur’ân sözün
Âdeme gel Âdeme.
Bir Kıt’a
Kitab-ı âlemin evrâkıdır eb’ad-ı nâ mahdûd
Sutûr-i hâdisât-ı Dehrdir âsâr-ı nâ ma’dûd 21
Yazılmış destigâh-ı levh-i mahfûz-ı tabiatta 22
Mücessem lâfz-ı ma’nâdârdır âlemde her mevcûd 23
____________________________
Ruh-ı Kudsîden tecellî eyleyen bende ayân
Sureta sana göründüm nâr-ü bâd-ü hak-ü âb 24
Feyz-i lâhûtîmiz oldu cümle nâsût-i cihan
Her dü âlem zerrem olmuş olmuşum ben âfitâb25
Hakk lisânıdır lisânım tercümanıyım Hakk’ın
Hakk’ı bilmek isteyen gelsin salâdır26 Şeyh-ü Şâb
Zât-ı Hakk’ta vasfım oldu (Kul hüvallahü ahad)
(Gaybî)yim şânımda münzel (İndehu Ümmü’l-Kitâb).27
___________
Allah deyüb bağırma
Hakk’ı dilden ayırma
Evvel-ü âhir oldur
Hâzır-ü nâzır28 oldur
(Men Aref)ten al sebak
Senden sana yakın Hakk 29
Bir hayalî yerdesin
Hakk sende sen nerdesin
Levh-i mahfuzdur yüzün
Ârif bilir iç yüzün
Kur’ân durur sözümüz
Hakk’ı görür gözümüz
(El-İnsân-ü ve’1-Kur’ân)
Sözün bilmezse insân
Saçın, kaşın, kirpiğin
Ma’nâda (Ebced) için
Böyle yazmış Yaradan
Yedi hat var Babadan 36
Altısıdır mu’teber
Mafsallardan varırsın
Âdeme gel Âdeme
Er Hâteme, Hâteme 39
(Mihrâbî) cümle âyât
İşte destimde berat
Gayrı sanub çağırma
Şeytan güler bu hâle
Zâhir-ü bâtın oldur
Kulak tut bu meâle
Ârifane doğru bak
Eriş ol lâyezâle 30
Sen arada perdesin 31
Cevap nedir suale?
Anı şerh eder sözün 32
Câhil düşer zevale
Rahmân durur yüzümüz 33
Aldanmayız hayale
Hadîstir bu tevemân
Nice ersin kemâle 34
Yedi hat olmuş niçin?35
Gafil düştü dalâle
Zât evinden Anadan
Erişirsün vîsâle 37
Şeş cihetten al haber 38
Derecât-ı İlâhe Secdegâh ol âleme
Çevir yüzün cemâle
Müteşâbih Muhkemât
Hey sâkî! Sun piyale!40
____________
Dört kapı şeş cihet bir şehre girdim
Otuz iki Hânedanını gördüm
Ehline kavuştum sual eyledim
O mülkün Mâlik-ü Şahını gördüm.
Etrafını gezdim gönlüm şen oldu
Dîdelerim gâyetle rûşen oldu
O şehrin dağları hep gülsen oldu 42
Şâha mahsûs olan eyvânı gördüm 43
Şehirde sümbüller, güller açılmış
Üç yüz on iki bin ağaç dikilmiş 44
Üç yüz altmış altı pınar açılmış 45
İçinde rekz olan (Tûbâ)yı 46 gördüm.
Şehrin dört yüz yetmiş yedi bağı var 47
Üç yüz yirmi üç bin müfredâtı var 48
Altı bin altı yüz küsur emri var 49
Yüz on beş rumuzun aslını gördüm 50.
Ol şehri bahş etti erenler bize
Biz dahî terk edüb gideriz size
Ey âşık kulak tut söylenen söze
Nutk içinde gizli esrarı gördüm.
__________
Nakş-ı hâtemden müzeyyen resm-i zîbâdır Elif
Nokta-i vahdetle dere olmuş muammâdır Elif 51
Lâfzına baksan anâsır bendini taksîm eder
Bî-hurûf-ü lâfz-ü savt esrâr-ı ma’nâdır Elif 52
Gerçi surette Elif gibî vücûd oldum velî
Ben dahî Heşt-i bihiştim sâde da’vâdır Elif 53
Her nefes ahım serîr-i saltanattan ser çeker
Dilde da ‘vây-ı muhabbet serde sevdâdır Elif 54
(Müncî)ya nur-i hakikat otuz iki kapıdır
Bîri miftah-ı Cennettir ism-i Mevlâ’dır Elif 55.
Vahdetnâme
Daha Allah ile cihan yok iken
Biz anı var edüb i’lân eyledik
Hakk’a hiç bir lâyık mekân yok iken
Hânemize aldık mihman eyledik
Kendisinin henüz ismi yok idi
İsmi şöyle dursun cismi yok idi
Hiç bir kıyafeti resmi yok idi
Şekil verüb tıpkı insân eyledik 57
Allah ile işte burda birleştik
Nokta-i amâ’ya girdik yerleştik
Sırr-ı (Küntü kenzen)i orda söyleştik
İsm-i şerîfini Rahmân eyledik 58
Âşikâr olunca zât -ü sıfatı
(Kün) dedik var ettik bu semâvâtı
Birlikte yarattık hep kâinatı
Nâm-ü nişânını cihan eyledik 59
Yerleri gökleri yaptık yedi kat
Altı günde tamam oldu kâinat
Yarattık içinde bunca mahlûkat
Erzâkını verdik ihsan eyledik 60
Asılsız fasılsız yaptık Cenneti
Hûri gılman’lara verdik ziyneti
Türlü vaadlarla her bir Milleti
Sevindirüb şâd-ü handân eyledik 61
Bir Cehennem kazdık gayetle derin
Lâf âteşi ile eyledik tezyîn
Kıldan gâyet ince kılıçtan keskin
Üstüne bir köprü mîzan eyledik 62
Gerçi (Kün) emriyle var oldu cihan
Arş’ü Kürs’ü gezdik durduk bir zaman
Boş kalmasın diye bu kevn-ü mekân
Âdem’in halkını ferman eyledik 63
İrfân olan bilir sırr-ı mübhemi
İzhâr etmek için İsm-i A’zamı
Çamurdan yoğurduk yaptık Âdem’i
Ruhumuzdan bir ruh revan eyledik 64
Âdem ile Havva birlik idiler
Ne güzel bir mekân bulduk dediler
Cennetin içinde buğday yediler
Sürdük bu dünyaya pûyan eyledik 65
Âdemle Havva’dan geldi çok insân
Nebî’ler, Velî’ler oldu mümayan
Yüz bin kere doldu boşaldı cihan
Nuh Neciyyullaha tûfan eyledik 66
Salih’e bir deve eyledik ihsan
Kayanın içinden çıktı nâgehân
Pek çokları buna etmedi îmân
Anları hâk ile yeksân eyledik 67
Bir zaman Ashâb-ı Kehf-i uyuttuk,
Hazret-i Musa’yı (Tûr)da okuttuk
Şît’e çulha yaptık bezler dokuttuk
İdrîs’e biçtirüb kaftan eyledik 68
Süleyman’ı dehre Sultan eyledik
Eyub’a acıdık derman eyledik
Ya’kûb’u ağlattık nâlan eyledik
Mûsâ’yı Şuayb’a çoban eyledik 69
Yûsuf’u kuyuya attırmış idik
Mısırda kul diye sattırmış idik
Züleyha’yı ona çattırmış idik
Zellesinden bend-i zindan eyledik 70
Dâvûd Peygambere çaldırdık udu,
Kazadan kurtardık Lût ile Hûd’u
Bak ne hâle koyduk nâr-ı Nemrûd’u
İbrahim’e bâğ -ü bostan eyledik 71
İsmail’e bedel Cennetten kurban
Gönderdik şâd oldu Halil’ür-Rahmân
Balığın karnını bir hayli zaman
Yûnus Peygambere mekân eyledik 72
Bir mescide soktuk Meryem Anayı
Pedersiz doğurttuk orda Îsâ’yı.
Bir ağaç içinde Zekeriyya’yı
Biçtirüb kanını reyzân eyledik 73
Beyt’ül-Mukaddes’te Kudüs Şehrinde
Nehr-i Şerîa’da Ürdün şehrinde
Tathîr etmek için günün birinde
Yahya’yı, İsâ’yı üryan eyledik 74
Böyle cilvelerle vakit geçirdik
Bu Enbiyâ ile çok iş bitirdik
Başka bin Nebîyy-i Zîşan getirdik
Anın her nutkunu Kur’ân eyledik
Küffâr-ı Kureyş’i ettik bahane
Muhammed Mustafa geldi cihâne
Halkı da’vet etmek için îmâne
Murtaza’yı ona ihvân eyledik
Ana kıyas olmaz asla bir Nebî
Nebî’ler Şâhıdır Hakk’ın Habîbi
Dünyanın, Ukbânın odur sahibi
Biz anı Nebbiyy-i Zîşân eyledik
Hakk, Muhammed, Alî ile birleştik
Hep beraber Kaabe Kavseyn’e gittik
O makamda pek çok muhabbet ettik
Leylet’ül-İsrâ’yı seyran eyledik 75
Bu sözleri sanma her insân anlar
Kuşdilidir bunu Süleyman anlar
Bu sırr-ı mübhemi ârifân anlar
Çünkü câhillerden pünhân eyledik 76
Hak ile Hak idik biz ezelîde
Tâ Rûz-i Elestte Kaalû Belî’de
Mekân-ı Hûda’da Bezm-i Celî’de
Cemâlini gördük îmân eyledik 77
Vahdet âlemini bilmeyen insân
İnsân suretinde kaldı bir hayvan
Bizden ayrı değil Hazret-i Sübhân
Bunu Kur’ân ile ayân eyledik 78
Sözlerimiz bizim pek muhakkaktır
Doğan, ölen, yapan, bozan hep Hakk’tır
Her nereye baksan Hakkı-ı Mutlaktır
Ahvâl-i vahdeti beyan eyledik 79
Vahdet sarayına girenler için
Hakk’ı hakkelyakîn görenler için
Bu sırrı (Harâbî) bilenler için
Birlik meydânında cevlân eyledik.80
___________________________
Mevc urub ummân-ı aşktan şân-ı Fazlullah benem
Cümle ilmin ilmiyem esrâr-ı ilmullah benem
Ma’ni-i mağz-ı hakikatte elif bâ olmuşam
Âyet-i tefsîr-i a’zam içre sırrullah benem
İncîl-ü Tevrat Zebur Furka’na harf-ı Ebcedem
Pâ vü Çâ vü Jâ vü Gâ cem’inde aynullah benem
Levh-i Mahfûz-ı Hüdâyım Arş-ü Kürs-ü münteha
İstivâ-ı hatt-ı mevcûdum Kelâmullah benem
Binbir esmâ içre gördüm ben Müsemmâ sırrını
Kim (Enelhak) da’vîsinde Zât Sıfâtullah benem
(Kul kefâ) emrinde ben de var idim, (Sâcid) idim
Gör muradullah içinde (Küntü Kenz )ullah benem.
_____________________
Hakk kendini halka bildirmek için
İnsânı kendine timsâl eyledi
Kur’ân-ı nâtıkın tefsîri için
Kur’ân-ı sâmiti inzâl eyledi.
(Senürîhim âyâtina fil afâk)
Kur’ânda buyurmuş ol Rabbulfelak
Aç çeşmini kendi özüne bir bak
Hakk sende sun’unu ikmâl eyledi.
İnsân kâinatta olmuş bî-bedel
(Vettîn) sûresin şerh etmiş güzel
Halkı îkâz için Hallâk-ı Ezel
Bunca Peygamberler irsal eyledi.
Zâhid bu esrara değildir âgâh
Leyle-ı Mi’râcda Hazret-i Allah
Bir sûret-i şâb-ı emret’ti nâgâh
Muhammed’e arz-ı cemâl eyledi.
Ebsem ol uzatma sözü (Harâbî)
Güzel sev sıdk ile çoktur sevabı
Sofu, şükür Allah nûş-ı şarabı
Sana haram bize helâl eyledi.
_____________________
Bakılsa âk-ü karaya
Kulak versen mâceraya
Allah vâhid, Ahad, Samed
Olsaydı küffüvven ahad
Rabbim seni nerde bulsam
Şayet sen Hakk ben kul olsam
Sen vücutsun biz gölgeyiz
Olursa bir (Siz), bir de (Biz)
Sen bana ben sana gıda
Seçilse Bây ile Gedâ
Varlığımız senin olsa
Hâlik mahlûk başka olsa
Vahdet deminden 82 içmezse
(Kerîmî) serden geçmezse
İkilik girer araya
İkilik girer araya
Hem lem yelid ve lem yûled
İkilik girer araya
Dâim senin ile olsam
İkilik girer araya
Biz senin ile zindeyiz
İkilik girer araya
Sen ganîsin ben fıkara 81
İkilik girer araya
Cihan senin ile dolsa
İkilik girer araya
Âk-ü karâyı seçmezse
İkilik girer araya.
________________
Ferd-i câmi’dir vücudum cümle eşya bendedir
Ya’ni İsm-i A’zam-ü sırr-ı muamma bendedir
Nüsha-i vahdet benim maksudu benden iste gel
İstivây-ı zât olan Arşı-ı muallâ bendedir
Aşk burâkına süvar ol da gel yüzüm mi’râcına
Kıl temaşa kaabe kavseyn-i ev adnâ bendedir
Suretimle fânî isem zâtım ile bâkîyim
Ayni tevhîdim ki ma’neyn lâ ve illâ bendedir
Künhümü idrâkta âciz âlemin ârifleri.
Kibriyaya akl erişmez (Mâ arefnâ) bendedir
(Ene, Nahnü, Ente, Hüve) oldu hicâb-i izzettim
Zâhir-ü bâtın benim evvel ve âhir bendedir
Kesretimdir vahdetim nurun mestûr eyleyen
Zâhirim gören göze a’mâya ahfâ bendedir
(Küntü Kenz)in sırrı olan Âdem-i evvel benim
Mahrem-i râz-ı nihânım âlem-i esmâ bendedir
Mürselîn-ü Enbiyâdan zâtım izhâr eyledim
Âkibet Hâtem olan mir’ât-ı eclâ bendedir
Geh cemâl-ü geh celâldir cilvegâhı zâtımın
Cümle eşyayı muhitim Kaaf-ü Anka bendedir
Hızr-ı vaktım âb-ı hayvan isteyen gelsun beri
Îse-i dehrim demâdem sırr-ı ihyâ bendedir
Gel zâmîrin gayre irca eyleme Huu! Huu! deyu
Cümle eşyada (Gaybî) olan müsemmâ bendedir.
_____________________
Nakş-ı hüsnün remz eder hüsnünde rü’yet perdesi
Hâce-i hükm-i ezeldendir hakikat perdesi
Sîreti surette mümkündür temaşa eylemek
Hâil olmaz ayn-i irfâna basîret perdesi
Her neye îmân ile baksan olur iş aşikâr
Kılmış istîlâ cihanı hâb-ı gaflet perdesi
Bu hayâlî âlemi gözden geçirmektir hüner
Nîce (Karagöz)leri mahv etti sûret perdesi
Şem-i aşkla yandırub tasvîr-i cisminden geçen
Âdem’i âmedşüd etmekte azîmet perdesi
Hangi zılla iltica etsen fenâ’ bulmaz aceb
Oynatan Üstadı gör kurmuş muhabbet perdesi
Dergeh-i Âl-i Abâ’da müstakîm ol (Küşterî)
Gösterir vahdet elin kalktıkta kesrat perdesi.
_______________________
Tâc ma’rifet tâcıdır
Taklit ile tok olan
Duşu düşünme sakın
Senden gayri ne vardır
Sana âlem görünen
Allah birdir vallahi
Bu âlem bir ağaçtır
Matlub olan meyvadır
Bu Âdem meyvasının
Sözsüz bu âlem Âdem
Bu sözlerin meali
Kişi kendin bilene
Hakk denilen özündür
(Gaybî) özün bilene
Sanma gayri tâc ola
Hakikatte aç ola
Duşa kapılub kalma
Ta’bîre muhtac ola
Hakikatte Allah’tır
Sanma ki bir kaç ola
Meyvası olmuş Âdem
Sanma ki ağaç ola
Çekirdeği sözüdür
Bir anda târac ola
Kişi kendin bilmektir
Hakikat Mir’ac ola
Özündeki sözündür
Rububiyet tâc ola.
__________
Bu dünyanın evvelini sorarsan
Allah bir Muhammed Alî’dir Alî
______________________
Ben bilmiş idim gizli ayân hep sen imişsin
Tenlerde ve Canlarda nihân hep sen imişsin
______________________
Kendi hüsnün hûblar şeklinde peyda eyledin
Çeşm-i âşıktan dönüb sonra temaşa eyledin
_______________________
Leb kızıl, ruhlar kızıl, destinde câm-ı mey kızıl
Kim kızıl olmaz o anda görse ruhsarın senin
________________________
İptidadan yol sorarsan Yol Muhammed Alî’nindir
Yetmiş iki din sorarsan Din Muhammed Alî’nindir
_____________________________
(Mûtû kable en temûtû) sırrına vâkıf olan
Haşr-ü Neşri bunda gördü nefha-i Sûr olmadan
_____________________________
Yekvücut âlemde Muhammed’le Alî
Biri Mevlây-ı Ahad’tır biri Ma’nây-ı Samed
______________________________
Ey gönül lütf eyle dünyadan da ukbâdan da geç
Hakk’ı istersen eğer lâ’dan da illâdan da geç
______________________________
Hakk yüzü insân yüzünden görünür
Zât-ı Rahmân şeklin insân eylemiş
_____________________________
Mushaf-ı hüsnünde yazmış (Kul hüvallah) âyeti
Ger inanmazsan geri var mekteb-i irfâna bak
______________________________
Surette nazar eyler isen (Sen) ile (Ben) var
Amma ki hakikatte ne Sen var ne de Ben var
________________________________
Bilmem ne hâl oldu bana ben sen miyim sen ben misin
Cân mahv oldu cânan bâkî sen ben miyim ben sen misin?
_______________________________
Bu aşk bir bahr-ı ummandır buna hadd-ü kenâr olmaz
________________________________
Ey gönül gel gayriden geç aşka eyle iktidâ
________________________________
Nokta-i vahdette haşr ol gayri efkâr olmasın
_________________________________
Hakikatin kâfiri Şer’in Evliyasıdır
__________________________________
Her mekân bir (Tûr) olur gerçek münacât ehline
________________________________
Sûret-i Rahmânı inkâr eyler îmânsız Fakîh
Ahsen-i Takvîmi inkâr eyleyen Şeytan olur
________________________________
Savm-u Salât-u Hac ile sanma biter zâhid işin
İnsân-ı kâmil olmağa lâzım olan irfân imiş
________________________________
Esselâm ey hadi-i râh-ı Hüdâ nesl-i Alî
Esselâm ey Kutb-ı Âlem Hacı Bektâş-ı Velî
_________________________________
Elsiziz, dilsiziz, belsiziz ammâ
Gezeriz âlemde erkekçesine
_____________________________
Kimsenin kimseden yoktur haberi
Böyle bir acaib seyran bulunmaz
_____________________________
“Men Aref”ten oku dersi mekteb-i irfâna gel
Bilmeyen kendi vücudun Hakk’ı bilmez kandedir.
Bilmeğe sa’y eyle vahdet sırrını gel zâhidâ!.
Bulmayan kesrette vahdet (Cem’)i bilmez nerdedir.
_______________________________
Alî’dir kadehim Alî’dir şişem
Alî’m sahralarda morlu menekşem
Alî dolu yedi iklîm dört köşem
Tadına doyulmaz balımdır Alî’m.
_____________________
Sorma be birader mezhebimizi
Biz mezheb bilmeyiz yolumuz vardır
Çağırma meclis-i riyaya bizi
Biz şerbet bilmeyiz (Dolu) muz vardır
Biz Müftî bilmeyiz, takvâ bilmeyiz
Kîl-ü kaâl bilmeyiz (îftâ) bilmeyiz
Hakikat bahsinde hata bilmeyiz
Şâh-ı Merdân gibi ulumuz vardır.
__________________________
Allah’tır Allah Âdem’dir Allah
Ben de inandım Âmentü billâh
_________________________
Ebleh olma sofî verme nakd-i ömrü nesneye
Gözün aç dîdâr-ü Cennet Hur-u Gılman bundadır
_________________________
Bunlar da bizden:
Elest Bezmi
Elest bezminde koptu kıyamet.
………………………………………………
İlâhî aşk doğdu (Adem)ler neyler,
Feryâd feryâd üstüne göklerle yerler,
Salındı meydana bütün güzeller,
Kırıldı kadehler, döküldü meyler!…
Tel tel hıçkırdı Tanburlar, göz göz ağladı Ney’ler!…
Bağlandı gönüller, açıldı eller
Muhabbet dilendi hep ehl-i diller!…
Tâclar yuvarlandı, Tahtlar devrildi
Yerlerde süründü Paşalar, Beyler!…
Kırıldı kadehler, döküldü meyler!…
Tel tel hıçkırdı Tanburlar, göz göz ağladı Ney’ler!..
………………………………………………
(Câvidâ!) Elestte koptu kıyamet!
__________________________
Anlamaz ma’nâyı bir Leylâ’ya Mecnûn olmayan
Her ilm Tûfân-ı aşkta başka bir Efsânedir
________________________________
Meâl-i (Küntü Kenz)i derk için baş vermişiz aşka
Diyâr-ı akl-ü hikmette ilim malûma ta’bîdur
________________________________
Tek bir cümle ile:
İnsân, kâinatın özü ve özetidir ve insânca yaşayış da ancak ve ancak bilgiye ve sevgiye dayanan bir yaşayıştır.
Fakat içinde bulunduğumuz cemiyyetin hâli de maalesef, bu gerçeğin tamamen tersidir. “Mesrûr”un aşağıya aldığımız şiiri bu durumu pek vecîz bir şekilde ifade etmektedir:
Bir aceb hâline erdik zamanın
Görüb birbirimiz seçemez olduk!
Zevali yakındır bilmem cihanın
Her dem ağlamaktan gülemez olduk!..
Hiç kadri bilinmez oldu irfânın
Budur nişânesi âhir zamanın
Evvel sürdüğümüz dem-ü devranın
Şimdi zerresini göremez olduk!
Kemâl erbâbına kalmadı rağbet
Nâdâna her yerde ederler izzet
Kıyametten olmak gerek alâmet
Bir hakikat ehli bulamaz olduk!
Nasihati budur (Mesrûr Abdal)ın
Tükenmez beyani kîl ile kaalin
Kimseye şu diye anlatma hâlin
Kendi hâlimize gelemez olduk!